Deniz üzerine dolgu yöntemiyle inşa edilecek Türkiye`nin ikinci havalimanı Rize Havalimanı`nın, her iki ilin turizm potansiyelini arttırması bekleniyor.
Rize merkeze 34, Artvin’e ise 75 kilometre uzaklıktaki Yeşilköy ve Pazar sahili mevkisine inşa edilecek Rize Havalimanı, Türkiye ve Avrupa’nın Ordu-Giresun Havalimanı’nın ardından ikinci deniz üzerine dolgu havalimanı olacak.
Uluslararası konvansiyonel boyutta yapılacak havalimanının, 3 bin metreye 45 metrelik pisti, 265 metreye 24 metrelik taksi yolu denilen bağlantı yolu ve 300 metreye 120 metrelik de apronu olacak.
İniş kalkışlar için Boeing 737-800 tipi uçaklar referans alınarak projelendirilen havalimanında, yaklaşmalarla birlikte 4 bin 500 metrelik alanda denize paralel olarak doğu batı aksında bir pist ve pist bağlantı yolları yapılacak.
88,5 milyon ton dolgu yapılması planlanıyor
Havalimanı için yaklaşık 25 milyon ton taş dolgu olmak üzere toplam 88,5 milyon ton dolgu yapılması planlanıyor. En derin yeri 22 metre olmak üzere ortalama 17 metrelik bir dolgu oluşturacak.
Rize Havalimanı tamamlandığında, terminal binası ve diğer üst yapı tesisleriyle yılda yaklaşık 3 milyon yolcuya, Türkiye’nin 56. havalimanı olarak hizmet verebilecek.
Rize Havalimanı’nın iki ilin, hatta Batum’un ihtiyacını karşılamaya dönük planlanmış çok önemli bir proje olduğunu belirtti.
Deniz üzerine havalimanının dünyada örnekleri olduğuna işaret eden Bektaş, Türkiye’nin de Ordu-Giresun Havalimanı ile bu alanda önemli bir yer edindiğini ve önemli bir potansiyele büyük hizmet verdiğini söyledi.
“Trabzon’un doğusunda iyi planlanmış ve hazırlanmış bir proje”
Vali Bektaş, Trabzon Havalimanının çok yoğun hizmet verdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Rize Havalimanı, Trabzon’un doğusunda iyi planlanmış ve hazırlanmış bir proje. Projenin büyük getirisi olacak. Ovit Tüneli Projesi olmadan nasıl Ovit Dağı’na bir kış turizm merkezi düşünülemiyordu, Rize Havalimanı Fırtına Vadisi, Ayder ve Kaçkarlar bazlı bütün doğal turizm projelerimizi tetikleyen bir unsur. Ayder’de büyük bir kayak projesi geliştiriyoruz ama bunu mümkün kılan havalimanı projesinin başlamış olması. Havalimanına başlamış olmasaydık Ayder’de kayak merkezi projesinin gerçekleşme ihtimalini çok yüksek göremezdik.”
Ayder’de planlanan kayak tesislerine en yakın havalimanının 150 kilometre mesafede olduğunu dile getiren Bektaş, “Havalimanına 150 kilometre mesafede bir kayak merkezi rantabl değil, gerçekçi değil ama şimdi havalimanına 45 kilometre mesafede Türkiye’nin en büyük kayak tesisinin projesini düşünme, gerçekleştirme ve ilgililere sunma cesaretimiz oldu.” ifadesini kullandı.
Vali Bektaş, Ordu-Giresun Havalalimanının yapılmasıyla hareketlilik, seyahat ve iç turizm açısından Ordu ve Giresun’un başka bir çehreye kavuştuğunu belirterek, benzeri bir gelişmeyi havalimanıyla birlikte Rize ve Artvin’de de beklediklerini kaydetti.
Daha işin başında olduklarına vurgu yapan Vali Bektaş, “Doğru yürümeyen hiçbir şey yok. İhale ve müteahhit seçimi yapıldı. Yer teslimi nisanda yapıldıktan sonra bir temel atma düşünülüyor. 3 senelik bir yapım periyodu var. Umarım kısa sürede başlar ve biter. Bölge de çok köklü, temelli hayallerinden birine daha kavuşmuş olur.” dedi.
ÇAYDAN SONRA EN ÖNEMLİ KAVRAM TURİZM
Rize Valisi Erdoğan Bektaş, İl Genel Meclisinin Şubat ayı 5. Olağan Birleşimine katılarak İl Genel Meclisi üyelerine hitap etti. Bektaş konuşmasında Rize’de çaydan sonra en önemli kavramın turizm olduğunu vurguladı.
Rize Valisi Erdoğan Bektaş, İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Kazancı Başkanlığında toplanan ve İl Özel İdaresi 2016 yılı faaliyet raporunun görüşüldüğü Şubat ayı 5. Olağan Birleşimine katılarak İl Genel Meclisi üyelerine hitap etti.
Vali Bektaş, Meclis Üyelerine hitaben yaptığı konuşmada yeni bir çalışma sezonuna hazırlandıklarını ifade ederek; “Aslında işin en önemli kısmını icra ediyoruz. Bu aylarda yapacağımız planlamaları ne kadar doğru yaparsak, tüm sezonunu da o kadar başarılı geçiririz. Bu anlamda bizde İl Özel İdaresi olarak sizlerin kararlaştırdığı, resmileştirdiği imkanları bir program haline dönüştürmenin gayreti içerisindeyiz” dedi.
Rize’nin coğrafyası ve iklimi itibariyle bazı zorlukları bünyesinde barındırdığını belirten Vali Bektaş, “Tarıma elverişli arazi varlığımız çok az. Bunun yanında yerleşmeye ve sanayileşmeye elverişli arazi varlığı da az. Bunlar bizlerin çalışmalarını önemli ölçüde sınırlandıran etkenler. İmkânlarımız sınırlı diye yatırımlardan vazgeçecek halimiz yok. Bizler de bölgemizin dezavantajlarını nasıl avantaja dönüştürürüz diye düşünmeli ve sahip olduğumuz zenginliklerimizi en iyi şekilde belirleyerek bu doğrultuda planlar ve projeler hazırlamalıyız. Aslında Rize, bu planlamayı yıllar boyu yapmış ve bir karar vermiş.
Bu topraklara sahip çıkıp, kök salınacaksa ve tarım yapılacaksa, çay diye bir olgu var ve bununla geleceğe yürünecek demiş. Rize’nin neresinden bakarsanız bakın çay birinci kelimedir, birinci kavramdır. Peki Rize’nin can damarlarından biri olan çay konusunda yapacaklarımız bitti mi? Elbette bitmedi. Mevcut çay tarım alanlarını daha büyütemeyeceğimize göre çay tarımı konusunda kaliteyi ve niceliği büyütmemiz lazım. Bölgede tamamen organik çay tarımına geçilerek Türk Çayını dünyada bir marka haline getirmemiz gerek. Bunun içinde Çay-Kur, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla işbirliği içinde güzel bir çalışma başlattı. Çayın tamamını organik hale dönüştürme projeleri hazırlanıyor. Bunu gerçekleştirmemiz mümkün. Çünkü bu konuda bölge ciddi avantajlara sahip.
Çay üreticisi birçok ülkede tarım kimyasal ilaçlarla gerçekleştiriliyor. Rize’de iklim şartları, kimyasal ilaç kullanmadan çay tarımı yapmamıza imkan sağlıyor. Bu durum bizim için ciddi bir avantaj. Organik tarım konusu sadece çay tarımıyla sınırlı kalmamalı. Bölgede üretilen bütün tarım ürünlerinde bunu başarmalıyız ve Rize’yi organik tarımıyla dünyada öne çıkan bir kent haline dönüştürmeliyiz” şeklinde konuştu.
Rize’de çaydan sonra en önemli kavram turizm…
Rize’de çaydan sonra en önemli kavramın turizm olduğuna vurgu yapan Vali Bektaş, “Rize’de çaydan sonra vatandaşımıza bir gelir kapısı olacaksa bu turizm olacaktır. Bizim turizmimiz popüler turizm türü olan güneş, kum, deniz, sahil turizmi değil. Bizim turizmimiz yeni popüler olmaya başlamış, yeni trend olan ve geleceği olan doğal turizm, kırsal turizm, eko turizm. İşte burada bize, İl Özel İdareye daha çok iş düşüyor.
İl Özel İdaresi olarak yeni turizm trendinden Rize’ye daha çok kazanç sağlamanın yollarını aramalıyız. Altyapı çalışmalarına hız vermeliyiz. İşin içine girdiğimizde bakıyoruz ki Kaçkar Dağları gibi bir eko sistemimiz var. Bu eko sistem içerisinde 3000 – 4000 rakım arasında 100’ün üzerinde zirve var. Yine bu eko sistem içerisinde yaklaşık 250 tane buzul gölü var. Vadilerimiz, derelerimiz, ormanlarımız çağlayanlarımız var. Yani böyle büyük bir doğal turizm potansiyelini bünyesinde barındıran bir bölgede yaşıyoruz. Sahip olduğumuz bu potansiyelin muhakkak hakkını vermeliyiz. Başta Ayder Yaylası olmak üzere, bölgenin marka değerini geliştirecek ve turizmi kış mevsimine de yayacak olan kış turizm tesislerini kurmamız lazım. Bu yönde Türkiye’nin en büyük kayak tesisini bölgede kurmak için çalışmalarımız devam ediyor. Eğer Rize geleceğini bağladığımız ikinci kavram turizm diyorsak, sahip olduğumuz bu değerleri avantaja dönüştürmemiz lazım” dedi.
Rize’nin sahip olduğu dinamiklerin uyum içerisinde çalışmasının Rize için bir kazanç olduğunu ve Rize’nin sahip olduğu turizm merkezlerinin Ayder Yaylasıyla sınırlı olmadığına değinen Vali Bektaş, “Ayder’in yanı sıra bir turizm harikası İkizdere’miz var. Fındıklı Çağlayan Vadimiz var. Sayamayacağım böyle birçok vadimiz var. Bize düşen görev hep birlikte uyum içerisinde çalışarak Rize’nin bütün turizm potansiyelini devreye almamızdır. Hiçbir bölgeyi ihmal etmeden altyapısı hazırlanmış onlarca Ayder Turizm Merkezi gibi merkezler oluşturmalıyız. Hedefimiz bu olmalı. Bu yılın sonunda ulaşıma açılması planlanan Ovit Tüneli, yakın zamanda temeli atılacak olan Rize-Artvin Havalimanı da sahip olduğumuz bu turizm değerlerine önemli katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu ve İl Genel Meclisi üyelerine yeni sezondaki çalışmalarında başarılar diledi.